Rousseau’nun Okul Öncesi Eğitim Anlayışı
Yazı İçeriği
“Emile” adlı eserin sahibi olan Jean Jacques Rousseau, savunduğu eğitimin nasıl olması gerektiğini, Emile ismini verdiği öğrencisinin yıllara göre alması gerektiği eğitim üzerinden anlatmaktadır. Onun eğitim anlayışını anlamak için bu kitabı okumanız yeterli olacaktır. Kitabın her bir bölümünde farklı evreye geçen bu bireyin okul ve aile tarafından aldığı eğitim ile nasıl bir karakter oluşturduğunu da bu kitabın ilerleyen sayfalarında öğrenebilirsiniz.
Rousseau’nun Eğitim Anlayışı
Rousseau’ya göre eğitim, çocuk sütten kesilir kesilmez hemen başlamalı. Çünkü eğitimin en verimlisi, erken yaşta başlayan eğitimdir. Onun düşüncesine göre çocuk elbette eğitilmeli. Ancak çocuk, çocukluğunu mutlaka yaşamalı. Bir bireyin, kaybettiği yıllara tekrar dönemeyeceğini ifade eden Rousseau, hangi dönemde nasıl yaşanması gerekiyorsa ona göre hakkını vererek yaşamanın doğru olduğunu söylüyor. Aynı zamanda ona göre çocuk özgür olmalı.
Bu düşüncesiyle Natüralizme ve Varoluşçuluğa da dayanan anlayışıyla Rousseau, çocuğun gerektiğinde düşeceğini, dizlerini kanatacağını, ağlayacağını, sonra kalkıp oyuna devam edeceğini belirtiyor. Çünkü ona göre en iyi öğrenme yöntemi, yaşayarak öğrenmedir. Ve Rousseau der ki: ’’Ona bir işin nasıl olması gerektiğini anlatmayın. Ona işi gösterin.’’ Buradan da anladığımız gibi Rousseau pratiğin, teoriden çok daha önemli olduğunu savunur.
Aynı zamanda Rousseau çocuğun belli bir yaşa kadar eline kitap dahi almaması gerektiğini savunmuştur. Bu yaş 12 civarıdır. Çünkü ona göre çocuk, çocukluk döneminde hayatı tanımalı, oynamalı, eğlenmeli, her şeyin tadına varmalı. Gerektiği kadar bunun hakkını verdikten sonra eğitime başlamalıdır.
Rousseau Anlayışında Annelik
Rousseau, annenin bir ailenin bütünleyicisi olduğunu savunmaktadır. Bir aileyi ancak annenin disiplininin ve şefkat gücünün bir araya getireceğini söylemektedir. “Eğer anne kendi vazifesini bilir ve yerine getirirse, baba da görevlerinin farkına varacak ve yerine getirecek, çocuk ise yapması gerekenleri anne ve babayı rol model alarak kavrayacaktır.” demiştir.
Ancak çocukta annelik izlerinin çok daha yüksek olduğunu dile getiren Rousseau, eğitimde sadece çocuğa değil annenin de kendisine bir şeyler katması gerektiğini savunarak bu düşüncesini desteklemiştir. Çünkü kendisini model alacak çocuğun iyi bir karakter haline gelmesini isteyen bir anne, kendisini tam donanımlı vaziyete bürümelidir ki çocuğun örnek alacağı kişilik, çok daha verimli bir kişilik olsun.
Rousseau’nun Gözünde Çocuk
Rousseau’ya göre çocuk, çocukluk dönemini oyun ile donatarak geçirmelidir. Çünkü ona göre her dönemin kendi içinde yaşanması gerekir. Bebeklikte emmek, çocuklukta oynamak, öğrencilik döneminde öğrenmek, okumak yazmak vs. Gibi. Ve ona göre hiçbir çocuk, 12 yaşına kadar eline kâğıt kalem almamalı ve kitabın ne olduğunu dahi bilmemeli. Onun felsefesinde çocukluk dönemi, oyun ve eğlenmeye dayalı gelişimle özetlenmiştir.
Descartes’in Gözünde Çocuk
Descartes’e göre çocuk diye adlandırılan birey, aslında küçük bir vatandaştır. Ona göre her vatandaşın yerine getirmesi gereken sorumlulukları üstlenmek için, bireyin illaki büyük olması gerekmez. Onun gözünde oyun çağında olması muhtemel bir bireyin bile bir yetişkinin edindiği vazifeleri edinmesi normal karşılanmalıdır. Çünkü o, dünyaya gelmiştir. Belli sınavlar sonucunda hala hayattadır ve artık belli görevleri üstlenmesi gerekmektedir. Bu bir sorumluluktur ve yerine getirilmesi gerekir.
Rousseau Ve Descartes Zıtlığı
Bu iki düşünürün görüş ayrılığı yaşadığı nokta, özetle; çocuğun çocukluk dönemini nasıl geçirmesi gerektiği hususudur. Rousseau çocukluğa oyun yanlısı ve sadece eğlenceye dayalı bir düşünce beslerken, Descartes çocuğa vazife ile donatılması gereken birey gözüyle bakmaktadır. Bu iki düşünce, bu iki düşünürün ortak giden yollarını ayırmaktadır.